Sinop ili, Türkiye’nin en kuzey ucunda bulunan, yarımada şeklindeki, orta ölçekli bir kenttir. Kastamonu, Samsun ve Çorum illeriyle komşudur. TR82 bölgesi içinde Kastamonu ve Çankırı illeriyle birlikte yer almaktadır. Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %0,8’ini kapsayan ilin yüzölçümü 5.791 km2’dir. Denizden yüksekliği 50 m ve kıyı şeridi uzunluğu 175 km’dir. Çoğunlukla Karadeniz iklimi hakimdir. TÜİK 2023 adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre toplam nüfusu 229.716’dır.
Bölgede üniversite, belediye konservatuvarı, güzel sanatlar lisesi, bilim ve sanat merkezi, halk eğitim merkezi ve akşam sanat okulu, ayrıca aktif olarak kullanılan bir kütüphane bulunmaktadır. Türkiye’nin ilk çocuk kütüphanesi olan Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi de burada bulunmaktadır.
Çalışan nüfusun büyük çoğunluğu hizmet ve sanayi sektörlerinde yer almaktadır. Ekonomik faaliyetlerin kalan kısmı turizm, tarım ve hayvancılık oluşmaktadır. Yat ve kruvaziyer turizmi, kıyı turizmi, tarihi eser turizmi, ekoturizm, spor turizmi (özellikle yamaç paraşütü), doğa ve yayla turizmi yapılmaktadır. Tarımda buğday, mısır, arpa, fiğ ve çeltik önemli yer tutmaktadır (1). Kestane ve kivi en önemli meyvelerdendir. Zeytin ve zeytinyağı üretimi yaygınlaşmaktadır.
Bölgede balıkçılık, küçükbaş hayvancılık, büyükbaş hayvancılık ve arıcılık yapılmaktadır. Büyük sanayi tesisleri olmasa da, çeşitli kollarda üretim yapılmaktadır. Gıda, tekstil, plastik, kauçuk ürünleri imalatı bu alanlar arasındadır. Toprak sanayiinde tuğla ve kiremit üretimi önemli yer tutmaktadır. Bölgede Karadeniz’in en önemli su ürünleri üretim merkezlerinden biri bulunmaktadır. Zengin orman varlığı sayesinde ormancılık da gelişmiştir. Birçok köyde ormancılık ve orman ürünleri ile ilgili kooperatifler bulunmaktadır.
Sinop zengin doğal güzelliklere sahiptir. 9 kilometrelik kumsalıyla Akliman, deniz ve ormanın birleştiği, 1. Derece Doğal Sit Alanı olan Hamsilos Koyu, Ayancık ilçesindeki Akgöl ve İnaltı Mağarası, Erfelek ilçesinde irili ufaklı 28 şelaleden oluşan Erfelek Şelaleleri bunlar arasındadır. Ayrıca doğa içinde kamp yapabileceğiniz alanlar da bulunmaktadır.
KAYNAKÇA
-
KUZKA (2013). “Sinop İlçeleri”. TR82 Düzey 2 Bölgesi (Kastamonu-Çankırı-Sinop) İlçe Stretejileri. Salamat Basım Yayın. Ankara. s. 81.
TARİHİ
Sinop antik çağlardan bu yana insanoğluna ev sahipliği yapmaktadır. Yapılan kazılarda Üst Paleolitik Çağ’dan (M.Ö. 30.000-10.000) taş alet kalıntıları bulunmuştur. Yerleşimin Kalkolitik Çağ'da (M.Ö. 5.500-3200) başladığı tahmin edilse de, insanların yoğun olarak Tunç Çağı’nda (M.Ö. 3200-1200) geldikleri görülmektedir. Karadeniz’in en önemli limanı olarak bilinen doğal bir limana sahiptir. Gemi taşımacılığının uğrak yeri, tarih boyunca önemli bir ticaret kenti olarak görüşmüştür. Bu özelliği onu cazip bir kent haline getirmiştir ve tarih boyunca pek çok uygarlığı ağırlamıştır. Akalar, Gaskalar, Hititler, Frigler, Kimerler, Milletler, Lidyalılar, Pontuslar, Persler, Romalılar, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı bu uygarlıklar arasındadır.
Kentin Akaların gelişiyle (M.Ö. 2200-2000) kurulduğu tahmin ediliyor. O zamanlardaki adı bilinmese de Sinop adının ırmak tanrısının kızı, Zeus’un aşık olduğu su perisi, tanrıça Sinope’den geldiğine inanılıyor. M.Ö. 400’lü yıllarda kent için bastırılan sikkelerin bir yüzünde bu tanrıça resmedilmiştir (1). Zaman içinde yapılan kazılarda Sinop’un tarihine dair önemli bulgulara ulaşılmıştır. Kentin farklı bölgelerinde kazı çalışmaları sürmektedir.
Kinik felsefenin öncüsü Diogenes’in (M.Ö. 400’ler - M.Ö. 323) Sinop’ta doğduğu rivayet edilmektedir. Bu sebeple “Sinoplu Diogenes” olarak da bilinmektedir. Kalpazanlık yaptığı gerekçesiyle Sinop’tan Atina’ya sürüldüğü söylenmektedir. Yaşamının sadece ilk yıllarını burada geçirmiş olsa da felsefesiyle Sinop’un kültürel mirasında önemli bir yer tutmaktadır. 2006 yılında kentin girişine Diogenes’in bir fıçının üzerinde, elinde feneri ve yanında köpeğiyle tasvir edildiği bir heykel yerleştirilmiştir (2).
Osmanlı Dönemi’nde de Sinop önemli bir liman ve gemi yapımı merkezi olma durumunu sürdürmüştür. XVII. yüzyıl ortalarında kente uğrayan Evliya Çelebi ünlü Seyahatname’sinde Sinop halkının tüccar, marangoz ve gemici olduğunu yazmıştır (3). Atatürk Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a giderken 18 Mayıs 1919’da Sinop limanına uğramıştır. Karayolunun Samsun’a gitmek için uygun olmadığını öğrenince, gerekli emirleri verip deniz yolu ile devam etmiştir. Cumhuriyet’in ilanının ardından yapılan harf devrimiyle Atatürk ilk dersini 15 Eylül 1928’de Sinop‘ta vermiştir. Dersin verildiği bina şu anda öğretmenevi olarak kullanılmaktadır.
Sinop’a 1950’li yıllarda Amerikan Radar Üssü kurulmuştur. Amerikalılarla birlikte yaşam sosyal ve kültürel olarak izler bırakmıştır. Örneğin, kentte ev pansiyonculuğu bu dönemde başlamış ve giderek yaygınlaşmıştır. İş hayatında ve günlük yaşamda bir arada olan Türkiyeliler ve Amerikalılar arasında kültürel etkileşim yaşanmıştır. Sinop’un çevre illerden farklı bir sosyal ve toplumsal yapıya sahip olmasının bir nedeni de bu etkileşimdir. Nato üssü grubu tarafından yelkenciliğin çevre illere göre daha gelişmiş olması da buna bağlanmıştır. Türkiye’de benzerine az rastlanan kayıktan bozma yelkenliler yapıldığı; Sinop’un Amerika’ya ihraç ettiği ürünün bir kayık olduğu belirtilmiştir (4). Radar üssü 1992 yılında kapatılmıştır.
Sinop Kalesi’nin tersane olan kısmı 1887’de cezaevi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kentin coğrafi konumu ve hapishanenin yüksek duvarlarla çevrili bir kaleden meydana gelmesi nedeniyle buradan kaçmanın imkânsız olduğuna düşünülmektedir ve “Anadolu’nun Alcatraz’ı” olarak anılmaktadır. II. Meşrutiyet’le birlikte cezaevine siyasi mahkûmlar da alınmaya başlanmıştır ve Sinop yeni bir unvan daha kazanmıştır: “Sürgün Şehri”. Siyaset ve edebiyat alanında tanınmış pek çok kişi burada mahkûm olmuş ve eserler kaleme almışlardır (5).
Mahkûmlar 1997 yılında yeni yapılan cezaevine taşınmıştır. Tarihi Cezaevi 1999’da T.C. Kültür Bakanlığı’na devredilmiş ve müze olarak 2000’de ziyaretçilerini ağırlamaya başlamıştır. Takip eden zamanlarda burada çekilen film ve diziler Cezaevi’nin daha da popülerleşmesini sağlamıştır ve Sinop’a gelen turistlerin başlıca uğrak noktalarından biri haline gelmiştir. Burada çekilmiş film ve dizilerden bazıları şunlardır: Pardon, Firar, Köpek, Parmaklıklar Ardında (5).
2010 yılında Sinop kent merkezinde Balatlar Yapı Topluluğu Arkeolojik Kazısı’na başlanmıştır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmış önemli bir yapı topluluğunu gün yüzü çıkaran kazı Sinop Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirilmektedir (6). Binlerce yıllık tarihin gömülü olduğu bu alanda yapılan kazılarla her geçen gün arkeolojik, etnografik, kültürel vb. pek çok alanda gelişim sağlayacak yeni bulgulara ulaşılmaktadır.
KAYNAKÇA
-
T.C. Sinop Valiliği web sitesi, Erişim tarihi: 22.09.2020.
-
Yardımcı, A. B. (2018). “Sinoplu Filozof Diogenes (Diyojen) ve Etik Anlayışı”. Sosyal Bilimciler Gözüyle Sinop. Berikan Yayınevi. Ankara. s.385-397.
-
Kuzka Raporu, URL: https://www.kuzka.gov.tr/Icerik/Dosya/www.kuzka.gov.tr_18_XN5K77RN_02-sinop.pdf, Erişim tarihi: 24.09.2020
-
Poyrazoğlu, T. (Ed.) (2011). “Geleceği Biriktirmek: Kentsel Kalkınmada Sanat ve Kültür”. Vagabond. İstanbul. s.58.
-
Yılmaz, C. (2009). Tarihi Sinop Kalesi Cezaevi. Doğu Coğrafya Dergisi. 14(22). s.1–15. URL: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/26910, Erişim tarihi: 24.09.2020.
-
Aksel Enşici, B. (Ed.). (2016). Sinopale Forum: Kentsel Kalkınmada Kültür ve Yaratıcılık. URL: https://docplayer.biz.tr/19010232-Sinopale-forum-kentsel-kalkinmada-kultur-ve-yaraticilik-rapor.html. Erişim tarihi: 26.12.2019.
KÜLTÜR SANAT
Sinop’taki müze sayısı TÜİK 2023 verilerine göre 4’tür ve müzelerdeki eser sayısı 11.162’dir. Bu müzelerden 3’ü Bakanlığa bağlı, 1’i özeldir. Bölgede müzecilik faaliyetleri oldukça erken dönemde başlamıştır. 1921’de Mektebi İdadi’de tarihi eserlerin toplanmasıyla başlayan müzecilik faaliyetleri 1932’de eserlerin Pervane Medrese’sine taşınmasıyla devam etmiştir. Eserler 1970’te şuanda da hizmette olan Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmeye başlanmıştır. 2002 yılında ise Etnografya müzesi açılmıştır. Sinop Tarihi Cezaevi 1999’da cezaevi fonksiyonunu kaybetmiş ve 2000 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır (1). Ayrıca Pervane Medresesi’nin içinde Sinop’a özel el işlerinin sergilendiği ve satıldığı “yaşayan etnik müze” görevi gören Yöresel El Sanatları Merkezi bulunmaktadır. Tarihi bir konağın restore edilmesiyle 2024 yılında Türkiye’nin ilk Keten Müzesi ziyarete açılmıştır. Devlet eli ile yapılan müzecilik faaliyetlerinin yanı sıra miras, dalgıçlık ve kazılar sonucunda şahısların edindiği ve tescillettiği pek çok eser de sergilenmek üzere çeşitli mekanlarda karşımıza çıkmaktadır.
Bölgede 10 adet kütüphane vardır. Dr. Rıza Nur birinci sınıf bir tarihi eser olan konutunun bir kısmını 1924’te kütüphane olarak açmıştır. 1927’de resmi olarak il halk kütüphanesi olarak açılmıştır (2). Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi Türkiye’nin ilk halk kütüphanesidir. Sivil inisiyatifle kurulan bu yapı Türkiye’nin ilk çocuk kütüphanesini de içinde barındırır. İçerisinde imza günleri ve sergiler yapılmakta, gezici bir kütüphane aracı ile Sinop’un köylerine gidilmekte ve açıldığı zamandan günümüze, haftada bir gün özellikle kadınların kullanımına imkan verilmektedir (1).
Sinop Tarihi Cezaevi cezaevi fonksiyonunu 1999’da kaybetmiş ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. 2000 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Zamanında burada mahkum olmuş kişiler, çekilen diziler ve filmler cezaevinin bilinirliğini artırmıştır. Sinopale’nin Cezaevi’ni 4 bienal boyunca ana mekan olarak kullanması buranın yeniden bir cazibe merkezi olarak fonksiyonlandırılması için yerel ve merkezi yönetimi harekete geçirmiştir. Avrupa Birliği’nden alınan destekle hazırlanan proje ile Cezaevi çok amaçlı bir kültür merkezine dönüştürülmüştür. Uzun yıllardır atıl durumda olan ve Sinopale kapsamında sergi mekanı olarak kullanılmaya başlanan Tarihi Buzhane Binası da bu proje kapsamında restore edilerek “Sabahattin Ali Kültür Merkezi” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burasıyla birlikte şehir 2 adet kültür merkezine kavuşmuştur. Bireysel bir girişim ile bu mekanlarda 2023 yılından bu yana Sinop Tiyatro Festivali düzenlenmektedir. Ülke çapında ses getiren oyunlar ve çok kıymetli sanatçılar Sinop’ta ağırlanmaktadır.
Hal binası 1953 yılında Muharrem Tansel tarafından yapılmış ve “kent yararı için” kullanılmak üzere Sinop Belediye’sine vakfedilmiştir. Sebze-meyve hali olarak kullanılan mekan uzun yıllar halkın uğrak yeri olmuştur. Ancak, zamanla bu vasfını yitirmiş ve biraz atıl hale gelmiştir. Şu anda içerisinde manav, kasap, terzi gibi esnaflarla bazı sivil toplum kuruluşları, bir heykeltıraş ve belediye tarafından kullanılan dükkânlar mevcuttur. Belediye, popülerliğini yitirmiş olan bu binayı yıkarak, yerine alışveriş merkezi inşa etmek istemiştir. Bunun üzerine Sinopale bu binaya talip olmuştur. Avrupa Kültür Derneği, Chameleon Proje Yönetimi ve Tasarım, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ünversitesi Yaratıcı Endüstriler Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Sokak Bizim Derneği’yle birlikte, Geleceği Biriktirmek ve Yaz Atölyesi’nin çıktıları ışığında, ‘HAL, Sinop Buluşma Merkezi’ projesini hazırlamıştır.
Eski hal binasının kültür temelli sürdürülebilir kalkınma amacına yönelik olarak, pek çok farklı birimden oluşan bir merkeze dönüştürülmesi projesidir. Hem kentin kültüründe önemli bir yere sahip olan bu mekanı korumak, hem de sabit bir mekan edinmek adına Sinopale’nin ofisi buraya kurulmuştur. Sinopale 5’ten itibaren bienalin merkezi olarak bu mekan kullanılmaya başlanmıştır. Hem bienalle, hem de planlanan Hal, Sinop Buluşma Merkezi projesiyle, kent kültüründe önemli bir yere sahip olan bu mekan korunmuş ve yeniden işlevlendirilmiştir.
Bıçakçılık, dokumacılık, terzilik, balık ağı yapımı, seramik işi, ahşap işi ve gemi modelciliği Sinop’ta yaşamaya devam eden zanaatlar arasındadır. Cam üretimi kent için çok önemli bir yere sahiptir. 1981 yılında açılan Şişecam fabrikasında hem değerli ustalar yetişmiş, hem de önemli bir istihdam alanı olmuştur. Ancak 2005’te fabrikanın kapanmasıyla birlikte bu zanaat yok olmaya yüz tutmuştur. Gemi modelciliği ve kotracılık da Sinoplular için önemli bir yere sahiptir. Eskiden yaygın olarak birçok evde yapılan bu zanaatı gerçekleştirenler zamanla azalmıştır. Modern zamanda belli birkaç atölyede üretim yapılmakta ve şehir merkezindeki dükkanlarında satılmaktadır. Elişi giyim, takı ve aksesuar ürünleri 2002 yılından bu yana Pervane Medrese’sinde; daha çok ev hanımlarının elişi ürünleri 2011 yılından bu yana Hanımeli Çarşısı’nda satışa sunulmaktadır. Ayrıca kentte üretilen özel tasarımlı ve elişi ürünlerin satışına yönelik olarak Aşıklar Caddesi’nin denize bakan tarafında, akşam saatlerinde tezgahlar kurulmaktadır. Cezaevi’nde mahkûmların yaptıkları boncuk işleri Sinop Tarihi Cezaevi’nde ve kentin sokaklarında satılmaktadır.
Sinop genelinde kültür, sanat ve turizm alanında faaliyet gösteren 30 dernek vardır. Bunlardan 17 tanesi Merkez’dedir. Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün sınıflandırmasına göre 30 dernekten 23 tanesi toplum kültürünü yaşatma, 13 tanesi sanat, 11 tanesi turizm, 8 tanesi tarihi eserlerin korunması, 6 tanesi folklor ve 5 tanesi dil ve edebiyat alanlarında faaliyet göstermektedir (3).
KAYNAKÇA
-
Kırcan, C. (2016). “Küçük ve Orta Ölçekli Kentlerde Kültür Odaklı Yerel Kalkınma: Sinop Örneği”. İstanbul.
-
Firidin Özgür, E., Görgün, T. M. ve Ünsal, F. (Ed.). (2017). Bir Kenti Anlamak: Sinop Yaz Atölyesi. Boğaziçi Üniversitesi Yayınları. İstanbul. s.163.
-
T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü web sitesi. Erişim tarihi: 22.09.2020.